Pek çok kişi tarafından merak edilen ve araştırılan gayrimenkul değer artış kazancı vergisi, bir taşınmazın (konut, arsa, iş yeri gibi) satışından elde edilen kazanç üzerinden ödenen bir vergi olarak belirtiliyor.
Konu ile ilgili olarak verilen bilgilere göre söz konusu bu vergi, genellikle taşınmazın alım ve satım fiyatı arasındaki fark üzerinden hesaplanır. Taşınmaz malın alındığı tarih ile satıldığı tarih arasındaki süre, bu vergiyi ödemekle yükümlü olup olmadığınızı belirler.
Özellikle, taşınmazın 5 sene içinde elden çıkarılması durumunda bu vergi devreye girer. Balıkesir Vergi Mahkemesi Başkanı Volkan Erdoğdu, resmi X hesabı https://x.
com/VolkanErdogdu__ üzerinden yaptığı paylaşımda taşınmazların 5 yıl içinde satışından doğan gelir vergisi davalarında bilinmesi gereken önemli noktaları açıkladı.
Volkan Erdoğdu’nun paylaşımı şu şekilde: Taşınmazların 5 Yıl İçinde Satışından Doğan Gelir Vergisi Davalarında Bilinmesi Gereken Önemli Noktalar Gayrimenkul satışından elde edilen değer artışı kazancının vergilendirilmesi, mükellefler ile vergi idaresi arasında sıkça uyuşmazlıklara konu olmaktadır.
Özellikle tapuda düşük beyan ve gerçek satış bedelinin tespiti konuları yargının en çok tartıştığı alanlardandır. Bu tür davalarda bilinmesi gereken altı temel husus şunlardır: 1.
5 Yıllık Süreye Dikkat (İstisna Süresi) Gayrimenkulün iktisap tarihinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra elden çıkarılması halinde elde edilen kazanç, miktarı ne olursa olsun Gelir Vergisi’ne tabi değildir (GVK Mük.
80/6). Dolayısıyla beş yıl içinde satılan taşınmazlardan elde edilen kazanç, değer artışı kazancı olarak vergilendirilir. Danıştay vurgusu: Sürenin hesabında tapuya tescil tarihi esas alınır.
Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde ise 5 yıllık sürenin başlangıcı için arsanın iktisap tarihinin dikkate alınması gerektiği yönünde kararlar da bulunmaktadır.
2. Gerçek Satış Bedeli Tespiti ve Ekspertiz Raporları: Tek Başına Delil Değil Tapuda gösterilen bedel ile gerçek satış bedeli arasındaki farkın tespiti en çok tartışılan konulardandır.
Uygulama: Maliye, düşük beyan edilen işlemlerde ekspertiz raporları, banka kayıtları veya ilan sitelerindeki fiyatlara dayanarak tarhiyat yapabilmektedir. Danıştay yaklaşımı: Ekspertiz raporları, internet ilanları ya da emsal satış fiyatları tek başına gerçek satış bedelini ispatlamaya yeterli değildir.
Bu tür unsurlar, re’sen tarhiyat için kesin delil sayılmaz. Ne gerekli? Gerçek bedelin ortaya konulabilmesi için; alıcı-satıcı hesap hareketleri, ödeme belgeleri, banka kayıtları ve taraf ifadeleri gibi somut delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir.
Eksik incelemeye dayalı cezalı tarhiyatlar, Danıştay tarafından sıklıkla iptal edilmektedir. 3. Endeksleme ve Maliyet Bedeli Tespiti Vergilendirilecek safi kazanç hesaplanırken, taşınmazın alış bedeli, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere TÜİK’in Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) artış oranı %10 veya üzerindeyse endekslenerek güncellenir.
Önemi: Endeksleme, enflasyonun aşındırıcı etkisini giderir ve vergilendirilecek kazancı azaltır. 4. Ticari Kazanç İhtimali Tek bir satış ticari kazanç sayılmaz. Ancak, birden fazla taşınmazın alım-satımı süreklilik, organizasyon ve kazanç amacıyla yapılıyorsa bu faaliyet ticari kazanç olarak değerlendirilir.
Bu durumda 5 yıllık istisna uygulanmaz ve KDV dahil farklı vergisel yükümlülükler doğabilir. 5. İstisna Tutarına Dikkat Her yıl için belirlenen bir istisna tutarı bulunmaktadır.
Elde edilen (endeksleme sonrası) safi kazanç bu tutarı aşmıyorsa beyanname verme zorunluluğu yoktur. Örnek: 2025 yılı için istisna tutarı 120. 000 TL’dir. 6. Edinim Şekli: Miras ve Hibe Vergiden Muaf Değer artışı kazancı yalnızca bedel karşılığı edinilen taşınmazlar için söz konusudur.
İstisna: Miras, bağış veya ivazsız edinilen gayrimenkullerin satışı değer artışı kazancı kapsamında değildir. Bu ayrım, yargı kararlarında mükellef lehine sonuçlar doğurmaktadır.
.