Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2026 yılı bütçesini anlatırken, iklim kriziyle mücadele, doğal afetler, çevre projeleri ve yeni düzenlemelere ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.
Konu ile ilgili olarak paylaşılan detaylara göre Bakan Kurum, iklim değişikliğinin dünya genelinde çok boyutlu etkiler ürettiğini belirterek, yaklaşık 900 milyon insanın aynı anda kuraklık, sel ve hava kirliliği gibi olumsuzluklarla karşı karşıya olduğunu söyledi.
2025 yılının ilk yarısında doğal afet kaynaklı ekonomik kaybın 131 milyar doları aştığını, bu zararın yüzde 88’inin meteorolojik afetlerden kaynaklandığını vurguladı. Türkiye’de her yıl ortalama 2 bin civarında orman yangını çıktığını hatırlatan Kurum, tüm bu tabloya karşı “2053 Net Sıfır Emisyon” ve “Yeşil Kalkınma” hedeflerinin kararlılıkla uygulandığını ifade etti.
Açıklamasında ülkemizin 2026’da COP31’e ev sahipliği yapacağını anımsatan Kurum, bu organizasyonun yalnızca büyük bir zirveyi ağırlamak anlamına gelmediğini, aynı zamanda Türkiye’nin çevre ve iklim alanında kazandığı itibarı ve stratejik vizyonunu tescillediğini söyledi.
“COP31 başkanlığıyla Türkiye, dünyanın çevre politikalarını belirleyen en büyük platformun direksiyonuna geçti. ” diyen Kurum, Türkiye’nin artık iklim değişikliğiyle mücadelede yol gösteren ve öncü bir aktör konumuna geldiğini, küresel çevre politikaları konuşulurken Türkiye’nin sesinin daha gür duyulacağını, alınan kararların merkezinde Türkiye’nin vizyonunun yer alacağını söyledi.
Bu çerçevede İklim Kanunu’nu tamamlayacak ikincil mevzuat çalışmalarının hızla sürdüğünü belirten Kurum, 2026’da devreye alınacak Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi ile sera gazı emisyonlarının azaltılacağını, dış ticarette rekabet gücünün artacağını ve hem çevresel hem ekonomik çıkarların birlikte korunacağını söyledi.
Kurum, şiddetli hava olaylarının giderek arttığını, bu nedenle meteorolojik mobil erken uyarı sistemleri ile can ve mal güvenliği için anlık takip yapmaya devam ettiklerini anlattı.
Çölleşme tehdidine karşı da adımların sıklaştığını vurgulayan Kurum, 2021’den bu yana tahrip olmuş hazine arazilerinde 8,5 milyon metrekare alanın ağaçlandırıldığını ifade etti.
Çevre politikalarında önemli bir aşama olarak görülen Ulusal Depozito Yönetim Sisteminin Samsun, Erzurum, Konya, İzmir, Gaziantep ve Mersin’de devreye girdiğini belirten Kurum, 2026 yılında tüm illerde depozitolu sisteme geçileceğini açıkladı.
Kurum ayrıca söz konusu bu sistemle ekonomiye yıllık 350 milyar lira katkı sağlanacağını, yaklaşık 100 bin kişiye yeni istihdam oluşturulacağını söyledi. Marmara Denizi’ndeki izleme noktası sayısını 150’ye çıkardıklarını aktaran Kurum, 1000 metreküp ve üzeri tüm arıtma tesislerinin 7/24 online takibe alındığını belirtti.
İzmit Körfezi’nde Avrupa’nın en kapsamlı çevre ve denizcilik projelerinden birinin yürütüldüğünü vurgulayan Kurum: Körfezde 1 milyon 850 bin metrekare denizel alanın tarandığını, 1 milyon 620 bin metreküp dip çamurunun Marmara Denizi’nden uzaklaştırıldığını söyledi.
Ayrıca, denizlerin korunmasına yönelik Mapa–Şamandıra Projesinin pilot uygulamasına Fethiye–Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde başlandığını, 90 kilometrekare alanda 17 koyda sistemin kurulacağını ve yüzlerce tekneye hizmet verileceğini kaydetti.
Kurum, yağmur suyu toplama sistemleriyle yıllık 6,2 milyon metreküp, gri su toplama sistemleriyle ise 4 milyon metreküp su tasarrufu hedeflediklerini de dile getirdi. MİLLET BAHÇELERİ VE AFET TOPLANMA ALANLARI Ülke genelinde 82 milyon metrekare büyüklüğe sahip 543 millet bahçesinin yapımına başlandığını, bunların 313’ünün hizmete açıldığını söyleyen Kurum, son olarak İstanbul’da açılan 1 milyon 215 bin metrekarelik Atatürk Millet Bahçesi’nin Türkiye’nin en büyük millet bahçesi unvanını taşıdığını hatırlattı.
Atatürk Millet Bahçesi’nin yalnızca bir rekreasyon alanı değil, aynı zamanda olası afetler için: 40 bin çadır, 2 bin konteyner kurulabilecek, hastane, aşevi gibi ihtiyaçların karşılanacağı büyük bir afet toplanma ve lojistik merkezi olarak planlandığını vurguladı.
2B VE HAZİNE ARAZİLERİNDE TAPU SÜRECİ Vatandaş ile devlet arasındaki mülkiyet uyuşmazlıklarını azaltmak için 2B ve Hazine’ye ait tarım arazilerinin satışı kapsamında 1 milyon 176 bin hak sahibinin tapu sahibi yapıldığını belirten Kurum, 81 ildeki tüm 2B alanlarında mülkiyet haklarının netleştirileceğini, kullanıcıların tespit edilerek uzun yıllardır bekleyenlere tapularının verileceğini söyledi.
Kurum, Yeni Sığınak Yönetmeliği ile birlikte: Yeni metro tünelleri, büyük millet bahçeleri, stadyumlar, AVM’ler, otoparklar, hastaneler, yurtlar ve 10 bağımsız bölüm üzerindeki konutlarda sığınakların zorunlu hale getirildiğini anlattı.
Mevcut sığınakların da bir yıl içinde mevzuata uygun hale getirileceğini ifade eden Kurum, bakanlık çalışmalarının daha etkin yürütülebilmesi için kadroların güçlendirileceğini belirterek 2026’da 500 yeni personel istihdam edecekleri müjdesini verdi.