Avukat Mehmet Parlak LinkedIn hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda Kentsel dönüşümde idare hukukunun rolüne değindi. Mehmet Parlak Kentsel dönüşümde idare hukukunun rolü ne? İdari yargı kentsel dönüşümü engelliyor mu?” Başlıklı yazısında paylaşımında Mimar, inşaat mühendisi, inşaat sektörü ile ilgili hukukçu profesyoneller ve sektördeki yatırımcı/girişimcilerin yakinen bildiği üzere kentsel dönüşüm hukuku temelde bir idare hukuku faaliyeti olduğunu belirterek, Alana dair temel kanunlar ( 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun, 3194 sayılı İmar Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu, Mülga 2981 ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu.
) incelendiğinde kentsel dönüşüm idari mercilerin kararları ile yürüyen bir faaliyet toplamı olduğunu kaydetti. Mehmet Parlak yazısında “Riskli Alan, Riskli Yapı, Rezerv Alan tespit ve ilanlarından binaların yıkım ve tahliyesi dahil tüm kararlar idari işlem ve eylem vasfındadır.
Bu nedenle, kentsel dönüşüm sürecindeki idari işlem ve eylemlere karşı açılacak davalar İdare mahkemelerinin görevi kapsamındadır. ” Ifadelerini kullandı.
İşte Avukat Mehmet Parlak’ın konu ile ilgili o yazısı… "KENTSEL DÖNÜŞÜMDE İDARE HUKUKUNUN ROLÜ NE? İDARİ YARGI, KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ ENGELLİYOR MU?" Mimar, inşaat mühendisi, inşaat sektörü ile ilgili hukukçu profesyoneller ve sektördeki yatırımcı/girişimcilerin yakinen bildiği üzere kentsel dönüşüm hukuku temelde bir idare hukuku faaliyetidir.
Alana dair temel kanunlar ( 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun, 3194 sayılı İmar Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu, Mülga 2981 ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu.
) incelendiğinde kentsel dönüşüm idari mercilerin kararları ile yürüyen bir faaliyet toplamıdır. Riskli Alan, Riskli Yapı, Rezerv Alan tespit ve ilanlarından binaların yıkım ve tahliyesi dahil tüm kararlar idari işlem ve eylem vasfındadır.
Bu nedenle, kentsel dönüşüm sürecindeki idari işlem ve eylemlere karşı açılacak davalar İdare mahkemelerinin görevi kapsamındadır. Türkiye' deki kentsel dönüşüm ve hukukunun ana çerçevesini belirleyen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun 16 Mayıs 2012 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek 31 Mayıs 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yukarıda değinildiği üzere, afet riskinin doğurduğu can-mal güvenliği endişesi ile şekillenen Türk tipi kentsel dönüşümde 6306 sayılı kanunun verdiği yetkiler ile idari makamlar acil kararlar alma ve uygulama imkânları ile yetkilendirilmişlerdir.
Bu çerçevede; 6306 sayılı kanunun 2012 tarihli ilk halinin 6/9 fıkrasında kentsel dönüşümü acilen ve hızlıca tamamlamak amacı ile idari makamların kararları aleyhine açılan idari davalarda (iptal- tam yargı) 60 günlük dava açma süresi 30 güne indirilmiş ve daha önemlisi ise kentsel dönüşüm kapsamında alınan idari kararlar hakkında idari mahkemelerce "yürütmenin durdurulması kararı verilemeyeceği" hükmüne yer verilmiştir.
Peki, 6306 sayılı kanunun 6 nci maddesinin 9 fıkrasındaki bu sınırlandırma hükümlerine karşı Anayasa Mahkemesinde açılan iptal davasında ne karar verildi? Anayasa Mahkemesi, 27.
2. 2014 tarihli, E. 2012/87, K. 2014/41 sayılı kararı ile kentsel dönüşüm kapsamındaki idari işlemlere karşı açılacak davalardaki sürenin kanunun 6/9 fıkrasının 1 nci cümlesi ile 30 güne düşürülmesini anayasal ölçülülük ilkesine uygun bulmuş ve mahkemeye erişim hakkının kısıtlanmadığı gerekçesi ile davayı reddetmiştir.
Ancak, kentsel dönüşüm kapsamında alınan idari kararlar aleyhine açılacak idari davalarda yürütmenin durdurulması kararı verilemeyeceği kuralı TC Anayasasının 36 ve 125 nci maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Bu AYM kararı sonrası kentsel dönüşüm kapsamında idari makamlarca alınan idari kararlar aleyhine 2577 sayılı İdari yargılama usulü kanunun 27 maddesi doğrultusunda yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin önü açılmıştır.
…. Evet, yazımın başlığındaki soruyu genişleterek tekrarlayalım: “ İdari yargı kentsel dönüşümü engelliyor mu geciktiriyor mu?”. .